soluklanmalıyım.
yeni bir başlangıç öven bilgiç insanlarla sofralara oturuyorum,
her şeyin iyi olacağına dair inançlarını kapıdan başka bir dünyaya adım atarmış gibi savunuyorlar.
sofradaki insanları tanımıyorum.
adını biliyorum evet şimdi ne yiyor, dün ne yedi.
babası kim , enflasyona yenilmemiş değerli maaşları.
hepsini bir bir,
kim olduklarına dair bir fikrim yok yine de,
aldıkları montlar ve banka hesaplarıyla kendini erteleyen bir sürü insan.
içimden bu kadar uzak ne işim var?
-ülkem değil, evim değil, rahat bir vicdandan çok uzağım-
sabah o kadının ağlayışımı işiten bir ben miydim?
acıdan ibaret bir dağı izliyor gibiyim sokaklarda adım adım.
yaşlılar nemli nemli bana mı bakıyor?
çocuğuna süt alamayan baba da mı ben oldum sonunda?
her şeyin kötüsü nasıl böyle süresiz ve dipsiz kendini gösteriyor,
beni böyle anlamak zorunda bırakan bu kalabalıklar, eminim.
olmayan incelikler,
her yol eve gidişi biraz daha uzatıyor.
soluklanmalıyım,
yağmurun sesi.
iyi şeyler olacak mı?
başımı okşayan ellerin gelişini duyamıyorum.
kimse kimseyi incelikle övmüyor.
bu köşeyi dönünce,
bu terk edilen apartmanın tam önünde.
iyi bir şeyler var mı?
ısınmış bir yavru kedi bile olur Allah'ım.
sokakta üşümemiş bir kediden daha iyi kim direnebilir zaten.
inanmaya hazırım,
bak içime dolduracak hüzün kalmadı.
taşlar,sahiller,sahillerin bitişinde gidilmesi düşünülmeyen dağlar.
bu griliği sulu boyaya batırıp batırıp çıkarmak istiyorum,
nereye varacaksa.
balkon çiçeği gibi birinin lütfu altına sığınmak istiyorum.
suyumu verin, biraz güneş.
bi çekip çıksam bu kendini duvar saati gibi tekrarlayan düzenden
iyi şeyler göreceğim.
baksam yeter,
biraz daha.
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
YanıtlaSilMısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.